Yıllardır izlediğim en güzel film. Abartmıyorum. Charles Darwin benim kahramanlarımdan biri olduğu için de değil, Darwin'i hiç bilmeyen, ona özel bir sempatisi olmayan insanlar için de inanılmaz etkileyici olacağına eminim. Tabii ki Darwin hakkında hiçbir şey bilmeden sanki onun teorisi dandik bir dinmiş gibi "ben evrime inanmıyorum yeaa" diyen ve Darwin'in söylediği şeyi "maymundan mı geldik yani'"ye indirgeyen dar kafalı insanların anlayıp etkilenecekleri bir film olmayacaktır ama zaten o insanlar için yapılacak bir şey yok.
Öncelikle mükemmel bir hikaye anlatıcılığı var filmde. Akıp gidiyor. Görsel olarak da o kadar başarılı ki ben bir ara televizyon ekranına yapışmıştım neredeyse, çünkü kendine doğru çekiyor film. Özellikle Darwin'in kızı Annie'ye anlattığı hikayeler ve kendi gördüğü rüyalar öyle güzel öyle estetik ki o derece görsellikte aşmış şeyleri ben burada kelimelerle anlatamayacağım. Genel olarak aslında Darwin'in bilimsel yönünden çok baba ve koca yönüne odaklanıyor Creation. Yaşadığı ikilemleri, karısına ve kızına olan sevgisi ve bilim adamlığı kimliği arasındaki uyuşmazlıkları bazen de bu kimliklerin birbirlerini etkileyip onu bir bütün yapan onu Darwin yapan yönlerini göstermişler. Türlerin Kökeni kitabının yazılma sürecinin sancılarına da tanık oluyoruz. Tarihin en önemli eserlerinden biri olan bu kitabın yazım aşamasının Darwin için büyük bir çöküntü olması ve karısıyla, dinle, tanrıyla savaş içinde olmadığı halde herkesin onu büyük bir savaşın iki ucundan biri olarak görme eğilimleri özellikle çok etkiledi beni. Adam aslında sadece fark ettiği şeyleri, doğanın içinde bulunduğu yıkım ve savaşı yazmak istiyor, tek istediği şey bilimsel olarak doğru olduğuna inandığı şeyleri paylaşmak ama herkes onu tanrıyı öldürmekle suçluyor ve tanrıya karşı bir meselesi olduğu için böyle yaptığına inanıyorlar. Oysa Darwin, gözlemlediği şeyden sonra tanrıdan vazgeçiyor yavaş yavaş. Ona tepki olsun, savaş olsun diye değil, kendi bilincine ve algılarına güvendiği için. Darwin ile karısının tartışmaları ve bir şekilde düğümü çözmeleri de çok şık anlatılmış. Her şeyden öte çok büyük bir bağlılık var aralarında. Bu kadar farklı düşünen iki insanın böylesine bağlı olması ve gerçekten kendilerini boğulmaktan kurtarmaları da tüylerimi diken diken etti. Neyse çok anlatıp da spoiler vermiş olmayayım.
Söylenecek çok şey var ama anlatıp tadını kaçırmayayım daha fazla. Mutlaka izleyin, hemen izleyin.
10.
5 yorum:
Filmin yapımcısı Jeremy Thomas, ABD'li dağıtımcıların filmi "inançlı Amerikan izleyici için fazla tartışmalı" bulduğunu ve reddettiğini açıkladıktan sonra,
" 2009'da ABD' de durumun hâlâ bu şekilde olmasına inanamıyorum " dedi. Türlerin Kökeni' nin yayımlanmasından 150 yıl sonra bunların konuşulmasını ve Amerika'da pek çok kişinin hâlâ Dünya'nın altı günde yaratıldığına inanmasını şaşırtıcı bulduğunu da sözlerine ekledi.
evet böyle bi durum varmış, ABD'de vizyona sokmamışlar. yani öyle büyük bir mallık ki bu ne desem bilmiyorum. çok sinirlendim zaten bunu ilk duyduğumda şimdi bir daha sinirlendim okuyunca. inanan amerikalılar adına dağıtımcılar nasıl karar veriyor bu bir, bir de inanmayan amerikalıların söz hakkı yok mu yani. üstelik bu sadece bir film. propaganda yapan bir film de hiç değil. biz sürekli filmler yoluyla dini ve siyasi propagandalara maruz kalırken iyi, dünyanın gördüğü en büyük bilim adamlarından birinin hayatını anlatan film yasak. insanlar cidden gerizekalı.
Yirminci yüzyılın ortlalarına kadar Darwin okutulmayan okullar vardı ABD'de. Bugün bile tutucu bir toplum ABD halkı. Yapımcıyı suçlama. İnanan Amerikalıların Darwin'le uzaktan yakından ilgisi olmaz. İçler acısı olan Amerikan halkının evrim teorisine bakışıdır. O yüzdendir ki, güya Darwin'i reddetmeden, din öğretisine de ters düşmeden uydurma bir "akıllı yaratılış" teorisi bile ortaya attılar.
doğru haklısın, ABD halkı tutucuymuş ama yine de insanların tercihine bırakılmalı. filmi gösterime sokmayarak kendi yararlarını gözetiyor dağıtıcılar, tepki almaktan korktukları için. onlar filmi gösterime soksun da giden gider gitmeyen gene gitmez. insanlara tercih hakkı verilmeli. sonuçta ABD'de tutucu olmayan bir kesim de var, onların da filmi izleme hakları ellerinden alınmış oluyor böylece. tabii dağıtıcılar bir de olayın maddi boyutunu düşünüyorlar galiba, nasılsa kimse gitmez diye de düşünüyorlardır ama ben üzüldüm. bu kadar güzel bir filmin çok fazla insana ulaşması gerek. yapanların emeğine yazık.
gerçi biz burada amerika'dan bahsediyoruz da türkiye daha beter. türkiye'de darwin demek yakında günah falan ilan edilecek diye korkuyorum.
İnsanların, üretilen bir sanat yapıtını izlemelerinin önündeki tüm engellerin kalkması yönündeki dileğine katılıyorum.
Yorum Gönder