Bir Almodovar filmini beğenmediğim henüz görülmüş şey değil, hepsine bayılıyorum, izlediğim tüm filmlerini sevdiğim birkaç yönetmenden biridir kendisi zaten. İçinde Yaşadığım Deri'yi de çok sevdim tabi ki. Almodovar'ın alışkın ve hayran olduğum sinema dili, hunharca kullandığı renkler, az ama yerli yerinde müzikler, filmin sonlarına doğru artan heyecan, araya serpiştirilmiş mükemmel espriler, hiç yorulmayacakmış gibi hareket eden karakterler; bunlar benim için Almodovar filmlerinin klasikleridir. Bir de tabi genel olarak cinsiyetlerle ilgili gözlemleri, eşcinselliğe bambaşka bir yerden bakması, kadın olmak-erkek olmak üzerine yorumları ile kadınlara ve kadınlığa olan hayranlığı beni her zaman büyüler.İçinde Yaşadığım Deri genel Almodovar resminin biraz dışında kalıyor, biraz farklı. Bu filmin diğerlerinden farkı öncelikle bir erkek filmi olması, bir de diğer filmlerinden daha ağır bir tempoda ve daha karanlık şekilde ilerlemesi ve karakterlerin alışılmış konuşkan hareketli Almodovar karakterlerine pek benzememeleri. Ama bu durum kesinlikle rahatsız edici bir şey değil hatta belki filmi sindirmeyi kolaylaştıran bir etmen. Filmde hikaye erkek karakterler etrafında dönüyor, kadınlar yan rollerde kalmış bu sefer ama kadınların erkeklerin hayatını nasıl bir anda değiştirebileceklerini, kadınların gizil kalmış gücünü, erkeklerin (ve de kendisinin) kadınlara olan belki hastalıklı denebilecek hayranlığını yine göstermekten geri de kalmamış İçinde Yaşadığım Deri'de. Başka türlüsü beklenemez zaten Almodovar'dan. Aslında çok başka meseleler de var ama çok büyük spoiler olur endişesiyle burada bahsedemiyorum. Güzel film, vizyondayken mutlaka gidin izleyin derim.
1 yorum:
Very nice blog.
Happy new year from Italy.
Yorum Gönder