bazen 3-4 bira üzerine de 2-3 votka içiyorsun da hiçbir şey olmuyor bazen de 2 birayla dünya dönmeye başlıyor ya. neye göre karar veriliyor, bunun arkasındaki mekanizma nedir çok merak ediyorum. böyle dengesiz canlılar olmayı ne zaman bırakacağız? en çok tanıdığımızı düşündüğümüz kendimizin bile vereceği fiziksel tepkiler karşısında bu kadar az söz sahibi olmamız ne saçma bir durumdur. anlamıyorum.
anlamadığım daha neler neler var ama şimdi hepsini burada madde madde yazarsam kimsenin okumayacağı bir şey yazmış olurum.
geceleri sokakta olmayı çok seviyorum. kalabalık azalıyor ve caddeler gündüzden çok daha güvenli hissettiriyor herkesin düşündüğünün aksine. saat 11den sonra her şey gözüme daha da güzel görünüyor. çoğu zaman belki alkoldendir bilemiyorum. ama son 2-3 yılımı hep geceleri dışarıda olacak şekilde geçirdiğim için çok memnunum. çünkü sabahlardan nefret ediyorum gündüzlerden de bi bok anlamıyorum ama geceler en güzel zamanlar. eskiden yazlıkta hep dışarıda sabahlardık . güneşin doğuşunu görene kadar içeri girmezdik. önce dolaşıp dururduk sonra da iskelenin kenarına gider taşların üzerine yatardık. ama uyumazdık. en güzel saatleri uyuyarak geçiremezdik. gece 3 te karpuz keser yerdik ve saatlerce konuşurduk. neler konuştuğumuzu hiç hatırlamıyorum ama gecelerce hiç sıkılmadığımıza göre baya güzel şeyler konuşuyormuşuz. o günleri acayip özledim ama onların yerine başka güzel geceler koyduk. sonuçta bazı şeyler sadece belli dönemlerde yaşanıp bittiği için iyi gelir insana. bitmese çok sıkılırdık belki. şimdilerde geceleri kızılay'da ya da tunalı'da yürümek ve yine saatlerce konuşmak yapmayı en sevdiğimiz şeyler. bazı şeyler de değişmiyor belli ki. gidip sabahalara kadar dans edecek halimiz yok, o insanlardan olamadık ne yaparsak yapalım da olamıyoruz. böylesi iyi işte.
bon iver'ın yeni şarkısına acayip aşık oldum. albüm kim bilir ne mükemmel olacak. en azından heyecanlanacağım bir şeyler var şu yaz mevsimiyle ilgili. bon iver albümü ve şeftali. ya onlar da olmasaydı nasıl geçecekti bu dandik mevsim hiç bilemiyorum. sahi yaz denen şey niye bu kadar dandik ki. bence temmuz özellikle de ağustos olmasa da hiçbir şey kaybetmeyiz. haziranı yaşayıp hemen eylüle geçmek istiyorum mümkünse.
şeftali üzerine de şiirler şarkılar yazabilirim. şeftali kokusunu o kadar seviyorum ki bazen yediğim şeftalileri boynuma süresim öyle parfüm gibi kullanasım geliyor. şeftalileri sağıma soluma sürmeyeyim diye gidip şeftali kokulu parfümler alıyorum ama valla da billa da kesmiyor yani. büyük aşk yaşıyoruz şeftaliyle.