Hayatımda heyecanlanacağım bir şeyler olsun, ben de bir şeyde başarılı olayım, yüksek zamanlar yaşayayım istiyorum. Her günün her saatini boş bakışlarla yersiz yurtsuz anlamsız hissetmekle geçirmek istemiyorum Bir şeyi seveyim, bağlanayım kendimi ona-oraya ait hissedeyim. Hep bir yanlışlık hep bir uyuşmazlık olmasın diyorum. Falan işte, bugünün teması da buydu. Chris Colfer'ın golden globe'u alması üzerine bazı insanların bu kadar genç yaşta yetenekli oldukları şeyi bulup o alanda inanılmaz başarılı olabilmelerini ve bu başarılarının ödüllendirilmesini kıskandım, ki ben chris colfer'a bayılırım. Ama sorunum da bu işte adam o kadar yetenekli ve başarılı ki başarısını kıskandığımda bile ona gıcık olmuyorum. Ben de öyle bir şey- öyle bir insan olmak istiyorum.
Her yıl doğum günüm yaklaştığında bu tarz hesaplaşmalar yaparım. 23 yaşımı bitiryorum ve hala hayatta ne yapmak istediğimi bulamadım. Hiçbir alanda büyük bir başarım yok, bir yeteneğim varsa da henüz keşfedemedim. Orta okuldayken hayal ettiğim 20li yaşların yakınından bile geçmiyorum. Boşa geçip gidiyor sanki, sonunda en büyük hayali emekli olmak olan insanlardan birine dönüşeceğim diye korkuyorum ama bir yandan o insana dönüşmeye başladım gibi de geliyor. Şöyle de bir gerçek var ki bazı insanlar hayatta hiçbir konuda çok başarılı olmayabiliyorlar; yetenek öyle homojen dağıtılmış bir şey değil . Bilmiyorum ki ya belki de emekli olup tahta boyama kurslarına giden teyzelerden olurum, benim payıma düşen de o olur. O yüzden umarım paralel evrenlerimde bambaşka hayatlar yaşıyorumdur, bu evrendeki bok gibi be hocam tek umudum sizsiniz paralel ben'ler. Biriniz şair, biriniz dansçı, biriniz müzisyensinizdir umarım. Umarım birkaçınız çocukken piyano çalmak istediğinizde anneniz tamam demiştir, ne bileyim belki biriniz artistik patinajda harikalar yaratıyor biriniz acayip tenis oynuyorsunuzdur. Çocukken olmayı istediğim her şeyi olmuş olun, lütfen. Balerin, oyuncu, yazar, yönetmen, tenisçi, kaykaycı, punk grubu vokali vesaire. Büyüyünce ne olacaksın diye sorduklarında her zaman bilmiyorum diye cevap vermemin nedeni de buymuştu herhalde, hangi birini söyleyeyim değil mi? Zaten çocukken bile sorunum kendimi tek bir şeye adıyabilecek azim ve kararlılıpa sahip olmamamdı, hala da sorun bu. Hoş çocukken yapmak istediğim şeylere kendi başıma karar verememem de baya etkiliydi. Çocuk olduğun için kendine uygun olan şeyi seçemeyeceğini düşünüyorlar o yüzden bize "doğru yolu" gösteriyorlar falan ya hani. Ama şunu bilmiyorlar ki aslında bir insan çocuk da olsa kendi için iyi olacak şeyi bilir. Ne var ki tüm o büyüme yolu boyunca o kadar benimsetirler ki aslında kendimiz için yanlış kararlar aldığımız düşüncesini, sonunda insanlar da kendi içlerinde olan potansiyeli görmeyi bırakır başkalarının onlarda gördüğü potansiyeli kendilerininmiş zannetmeye başlarlar. Birçok kişinin başına böyle şeyler geldiğine şahit oldum benim de sanatla ilgili bir şey yapamamış olmamım da nedenlerinden biridir bu durum. Yine de ben en azından lisede, okumak istediğim bölümü kendim seçtim benim için uygun gördükleri her türlü meslek fikrine karşı çıkarak. Okudum psikoloji ve sonunda psikolog oldum.
Ve fakat psikolog olmuş olmam da komik geliyor şimdi nedense, psikolog ne lan. Olduk ama işte, ettiler bizi, gayet severek okumuştum ama okuma kısmında kalmalıymışım belli ki. bu etiketi sevemedim hiç. şu an bir kaykaycı olsaydım mesela ne güzel bir meslek ismim olurdu. ve gerçekten yaptığım bir şey olurdu.
10 yorum:
kendi düşüncelerimi okudum resmen. teşekkür mü etsem ne desem bilmiyorum ama kendimi gördüm işte..
Okumayı seviyorsan, neden akademik kariyer düşünmüyorsun? Bence harika olurdu.
adsız;
ben teşekkür edeyim o zaman yorumun için :)
sam,
valla onu denedim de olmadı bu yıl, beni beğenmediler almadılar yüksek lisansa ya, önümüzdeki yıl tekrar deneyiniz dediler :) deneriz ama onun da beni çok mutlu edeceğinden şüpheliyim de en azından işte okuruz araştırırz falan, olabilir öyle şeyler :)
sanki ben yazmışım gibi hissettim ama tabi benim bir eksik yanım var. sen istediğin bölümü okumuşsun ben psikoloji isterken hukuk yazma gafletinde bulundum, hala debeleniyorum. uygun görülen mesleğe yenilmişim ben ama paralel evrenlerdeki "benler" ile gurur duyuyorum. :)
evet o ben'lerimizle gurur duymaya devam edelim onlar da ne yapıyorlarsa güzelcene yapmaya devam etsinler. biz de buradaki ben'lerimize uyum göstermeye çalışalım zaten yapacak da başka bir şey yok sürekli kavga ederek geçmiyor hayat. ya başka bir şeyler yapıcaz ya da yaptığımız şeye alışmaya çalışıcaz. bunu yazarken bile üzüldüm yalnız, alışmayı sevmiyorum belli ki :)
hayattan öylesine bıkmaya başladım ki, bir şeyler bir yerlerde hep ters gidiyor, hep yanlış gidiyor düşünceleri üstüme üstüme geliyor. paralel evrenlerdeki farklı hayatlarımızda belki mutluyuzdur, oradaki hayatlarımız belki mutludur bile diyemiyorum "fringe" izledikçe, ikisinin de hayatı benziyor bir yerde. sabah sabah çenem düşesice oldum yine.
üstelik çocukken bize sevebileceğimizi düşündüğümüz şeyleri benimsetmeleri de bizi köreltiyor evet. ne olurdu sanki daha küçükken öğrenseydik bazı şeyleri... belki herşey daha farklı olurdu? kelebek etkisi filmine döndüm şimdi de iyice.
yüksek lisansmış şuymuş buymuş boşver. bi adımı attığın anda gerisi geliyor çorap söküğü gibi. ama yine umut dolu bu cümlemden de tiksindim. (özür dilerim).
işte insan hep biraz arada kalıyor; bi yönden hayattan sıkılıp başka hayatların özlemini duyarken bir yönden de şu anki hayatında bir şeylerin ileride değişeceğini umut ediyor. ama bazen bazı şeyler egrçekten ters gidiyor onlara da üzülüyoruz vesselam. sanırım umut etme kısmı üzerine ben artık düşünmeyeceğim, olursa olur olmazsa da olmayanla yaşamayı öğrenmek lazım galiba.
her seferinde beni nasıl bu kadar şaşırtabiliyorsun pes doğrusu :)daha dün sabah paralel evrendeki ben mutlu olsa bari diye düşünüyodum.. işim var herşeyim var ben niye mutsuzum diyordum.her okudugumda daha da ilginç hissetmeme neden oluyorsun. tebrikler:)
her seferinde beni nasıl bu kadar şaşırtabiliyorsun pes doğrusu :)daha dün sabah paralel evrendeki ben mutlu olsa bari diye düşünüyodum.. işim var herşeyim var ben niye mutsuzum diyordum.her okudugumda daha da ilginç hissetmeme neden oluyorsun. tebrikler:)
teşekkür ederim öncelikle , pek mutlu oldum bu şekilde hissetmene :) sanırım hepimiz bir yönden birbirimize benziyoruz. genelde yaşadığımız hayattan duyduğumuz memnuniyetsizlik kesişiyor bir yerde. ben de iyi hissediyorum kendimi yalnız değilmişim diyorum ne güzel benim gibi memnuniyetsiz, mutsuz bir sürü insan var :P ne de olsa misery loves company :)
Yorum Gönder