2 Mayıs 2008

Taksi

Gecenin bir vakti bu şehrin ışıkları ne kadar da aldatıcıydı.Hızla akan su gibi akıp duruyordu.Mavi,sarı ve belki turunculardı.Benim net olarak hatırlayabildiğim akıp gidişleriydi sadece.Çok sessiz bir taksinin arka koltuğunda dünya tamamen yalnızdı.Belli belirsiz bir sigara kokusu ve bu güzel şehrin bomboş sokakları vardı karanlıkta.Sahi ya ben bu şehri çok seviyordum,bu boşlukta bir kez daha anladım bunıu.Boş sokaklarındaki huzuru ve şehrin sade karanlığını bile seviyordum.Daha fazla ait olabileceiğim başka bir yer asla olmayacakmış gibi hissettim o taksinin arka koltuğunda, hayatımın en uzun yolculuğunu yaparken.Taksilerin sarı olması bir raslantı mıydı acaba?Neden her şey akıyordu,hep böyle mi olacaktı.Sabit,durağan bir şey olmayacak mıydı hiç.Bu yol ne zaman bitecekti? Aklımdaki soruların asla cevabı olmazdı.Bu kadar yorucu bir zamanın bu kadar huzur vermesi bile ilginçti.Bu sıralar her şey bana inanılmaz derecede ilginç geliyordu zaten.Bir dönüşümdü belki yaşadığım ve olumlu yöndeydi besbelli bu dönüşüm.Yaşıyordum ve bunu hissediyordum.Önemli olan buydu galiba,hissediyordum.Sadece ben,diğer insanlaradan bağımsız,hayatı hissediyordum.Dün yaşamaktan soğumuşken bugün yaşadığım için kendimi mutlu hissediyordum.Sahi ya bu şehrin havası bir başka güzeldi bugün hem de diğer insanardan bağımsız bir güzellikti hissedilen.Yarın olmayacağını bilsem üzülmezdim.Hayatımda belki ilk defa anı yaşamanın ne demek olduğunu gerçekten hissettim teorik anlamının dışında..Işıklar güzeldi ve sürekli akıyordu,keşke bir filmin ortasında sağa sola bakınan gereksiz karakter olsaydım diye geçirdim içimden.Amaçsız ve isteksiz olmayı diledim.Gözlerimi kapadım,ışıkları görmeye devam ettim,hayal ettim ve galiba bu sefer başardım.

Hiç yorum yok: