31 Mart 2008
Tüm Engellemelere Rağmen!
Gerçekten titiz bir çalışmayla çok güzel bir program hazırlamışlar tüm engellere rağmen,şu cumartesi gününün güzelliğine bakar mısınız?Anathema için söyleyecek bir şeyim yok zaten, muhteşemler,TNK yi çok severiz,Tuşe'de çok sağlam Ankaralı bir grup,dinlemekten çok keyif aldığımız bir grup.Yeni yaşıma onları dinleyerek girmiştim öyle de bi de anısı var, ayrıca da Bon Jovi çalıyorlar daha bi seviyoruz:) Nükleer Başlıklı Kız'ı ilk defa dinleyeceğim canlı olarak,onları da merak ediyordum.Çok süper bir cumartesi günü olacak heyecanla bekliyoruz,orada olacağız:)
Üniveristelerde şunlar bunlar özgürlüktür,özgürlük istiyoruz diye konuşan insanlara sesleniyorum ne özgürlüğü kim özgürmüş ki üniversitlerde, bizim, üniversitede müzik dinleme özgürlüğümüz bile yok,o yüzden susun artık.Sanat ve bilim desteklenmezken,insanlar bürokrasiyle yıldırılmaya çalışılırken ne istiyorsunuz ki siz.Sanki üniversitede okuyan herkes özgür bir siz değilsiniz,hadi ordan diyorum.
30 Mart 2008
"I don't know you but I want you"
29 Mart 2008
Güvercinler mesela...
Yaşamanın güzel yanları da var, kırıntıları yiyen güvercinler mesela, zil sesinin taklidi yapan minik mavi muhabbet kuşları ya da.Yaşamı anlamlı kılmaya yetecek tek bir neden bile olabilirler günü gelince.
26 Mart 2008
Erkekler gömlek giysin,Ted anneyi bulmasın!
"I’m not some top 40 song, easily digestible. I require time, and multiple listens. I’m Stairway to Heaven”"
"Wow, Roger Daltry just rolled over in his grave. That’s not the right guy is it? He’s not even dead is he?"
"Ted, every little boy wants to grow up to nail the doctor or the lawyer, but someone has to nail the receptionist."
:) :)
How i met your mother'ı sevme nedeni işte bu.
Ted Stairway to Heaven'dan güzel.
Fotoğraf şu siteden.
23 Mart 2008
Hayal etmek bana yeterdi.
Kendi kendime sayıklıyordum yalnız bir gecede.Beyaz çocuksa cılız bacakalrıyla koşuyordu bir yerlerde,hala acı çekiyor ve acısını dindirecek birini bekliyordu.O kişinin ben olacağına neden inanmıştım ,bilmiyordum.Sadece doğru gelmişti belki de.Hayat devam ediyordu neticede,etmeliydi.Sadece sevmek de yeterdi, hayallerimde sarılsam yeterdi.Hayal etmek bana yeterdi.Ne de olsa yalnızdık her şekilde.
Hayal ettiğimizden fazlası değil ki hayat, düşüncelerimizden farklı bir şey değil ki anlam.Ah zaman olmasaydı...
20 Mart 2008
Çok Karışık
Yağmur yağıyordu çok, hava karanlıktı ve toprak kokusu mutlu ediyordu.Gökkuşağı çıkmış geçen gün 2 tane, iç içeymiş hatta ,ben kaçırmışım,olsun.
15 Mart 2008
İçimdeki Celtic Aşkı Bambaşka
13 Mart 2008
Paralel
Ben onların kesiştiğini hayal ediyorum ama biliyorum ki bu durum matematiksel gerçekliğe aykırı.Paralel 2 doğru asla kesişmez.Senle ben gibi.İki yalnız paralel doğruyuz biz de.
Tek bir ortak noktamız yok ,kesişme ihtimalimiz yok.
Sonsuza gidiyoruz sen tam karşımdasın çok yakınsın ama asla dokunamıyorum sana,gidip duruyoruz sonsuza.Durak yok,ses yok,hiçbir şey yok 2 doğru sadece...
Yine de şunu bil ki başka bir paralel evrende biz çakışık doğrularız hatta aynı insanın suretleriyiz.Ama ne yazık ki burada sadece paralel doğrular olabilmişiz kesişme ihtimali hiç olmayan.
Üzülmüyorum bu duruma ama hayal etmeden de duramıyorum yol çizgilerinin bilinmeyen bir yerde kesiştiğini,kimse duymadan,bilmeden.Bir an için belki...
Sonra yeniden kendi yollarına koyulup gidebilirler sonsuzluğa,paralel...
10 Mart 2008
5 Mart 2008
3 Mart 2008
Ankara'yı ve insanları sevmişim bugün
Bugün 1 saat boş zamanım vardı,Kızılayda tek başıma dolaştım.Yetişeceğim bir yer,yapmam gereken bir iş beni bekleyen birileri olmayınca sokaklarda amaçsız yürümek bana o kadar iyi geliyor ki.Kulaklıklarım da kulağımdayken müzikle birlikte kendimi bir film karesindeymişim gibi, bazen ağır çekimde bazen çok hızlı bir sahnedeymişim gibi hissediyorum.Ayrıca yalnız başına yürürken kendisini bir filmdeymiş gibi hisseden arkadaşlara da selam ediyorum:)
Bu şehri seviyorum ben.Sokaklarını,simitçilerini dönercilerini hatta insanlarını bile seviyorum ara sıra.Bazen içimden "sağdan yürüyün beee" diye bağırmak geçse de(burada insanlar bir garip herkes farklı yerlerden yürüyor,sürekli bir kaos var o yüzden), yine de seviyorum insanları ara sıra:)Mesela bugün 80lerin rockçılarına benzeyen 2 çocuk gördüm bi tanesini daha önceden de görmüştüm,unutulmaz bir tipi vardı çocuğun bugün görünce hemen tanıdım,dar kot garip çizmeler,deri ceket, pofuduk uzun sarı saçlar.Bu 2 çocuk zaraya girdiler,gerçekten çok şaşırdım,Ankara insanı beni hep şaşırtıyor,sonra simitçide otururken tek başıma çay istemediğim halde illa ki çay vermek isteyen amca vardı,istemiyorum dedim gülümseyerek o da afiyet olsun dedi gülümseyerek, çok hoşuma gitti.Simitçi demişken,Ankara'dan ayrılınca en çok özlenen şeylerden biridir Ankara'nın siyah simidi.Nasıl güzel kokar,ne kadar muhteşem bir tadı vardır.Tatilde kısa bir süre, 10 gün bile yemesem özlerim,yalnızca ben değil bir sürü Ankaralı gördüm uzaktayken Ankara'dan geleceklere simit sipariş eden.Yüksel'de çok sevdiğim bir simitçi var.Hep orada yiyorum simidimi yanında da beyaz peynir.Bazen çay da içiyorum.Bu simitçinin küçük sandalyeleri ve küçük masaları var dışarıda oturup gelen geçen insanları seyredebilme imkanı bir de.Ben çok mutlu oluyorum orada simit yerken ve genelde bu simit dünyadaki en güzel şey diye düşünüyorum.Ama yemeyi sevdiğim her şey için yediğim sıralarda aynı şeyleri düşünürüm:)Simitçiden çıkıp Dost'un önünden geçtim orada birilerini bekleyen insanlar vardı.Çoğu zaman benim yaptığım gibi.Bu sefer şöyle bir bakıp geçtim,Ykmye doğru yürümeye koyuldum.Mısır istedi canım ama almadım,boşver dedim.Balık-ekmek de istemişti canım simit yemeden önce ona da boşver demiştim.Ykm'ye varınca sağa sola baktım,beklemeye başladım.Annemle buluşacaktım.O henüz gelmemişti.Ben de oradaki insanları izlemeye başladım bu sefer.Karşımda,yanından geçen etek giymiş her liseli kızı uzun uzun keesen bir çocuk vardı,Yanımdaysa elinde nergislerle bekleyen bir adam.Sonra onun sevgilisi geldi kadın çiçekleri görünce çok mutlu oldu.Ben de gülümsedim,sevinirsin tabi dedim böyle seni çiçeklerle bekleyen adamı bulmuşsun sevinirsin:)Sonra annem geldi,otobüse bindik,bugün ritim bozukluğunu ölçecek aleti takacaklardı,ama alet tam da bugün bozulmuş.Şaşırdım mı, hayır.Böyle şeyler benim başıma çok gelir,bahtsız bedevi gibi bir insanım,nerede aksilik beni bulur,aletler bozulur,otobüslerin tekerleri uçar,motorları bozulur,olmaması gereken her şey olur söz konusu ben olunca garip şanssızlıklarım var böyle üstelik çevremdeki insanları bile etkiliyor.Neyse ben bu duruma şaşırmadım napalım dedim başka bir zamana artık:)Sonra Cinnahtan Kızılaya'a kadar yürüdük bu sefer,çok rüzgar vardı ama hava çok güzeldi.Uzun süredir soğuktan gözlerimiz yaşarır,ellerimiz uyuşurken bu günlerde 10 derecelerde yürümek cennet gibi geliyor.Kuğulu Park'ın önünden geçerken annem;"burayı kim yaptıysa iyi yapmış"dedi.Ben de "bence de" dedim.Ne kadar güzel bir yer,ne kadar huzur dolu."Ağaçları budamışlar baksana" dedi,"bahar gelince ne güzel olur".Evet dedim,kuğulara ve ördeklere el salladım yürümeye devam ettik.Sonra eve dönmek için otobüs sırassında beklerken bir teyze konuşmaya başladı bizimle,gittiği kurstan bahsetti durup dururken,ilginç bir teyzeydi onu da sevdim.
Ankara bugün gözüme daha bir güzel göründü,mutlu etti beni:)
Lavanta
Bir şeyiniz olayım sizin
Hani nasıl isterseniz,
Oğlunuz,kiracınız,sevgiliniz;
Dünyanın bir ucuna
Birlikte gider miyiz?
...
Şimdiye dek düşünmediyseniz
Bakmayın içinde ne var,
Küçük bir kitaptır yaşamak
Elinde tutmaya yarar.
Cemal Süreya'yı seviyorum.Şiirleri seviyorum.Cemal Süreya'nın yazdığı şiirleri büyülü buluyorum.Büyülü....Kelimelerin içinde yaşama isteği uyandırıyor,
Bir daha dünyaya gelirsem kelime olabilir miyim,Cemal Süreya'nın bir şiirinde ölümsüzleşebilir miyim?